Ortaklığın Giderilmesi (İzale-i Şuyu) Davası; bir mal veya hakkın birden fazla kişi tarafından paylı mülkiyet veya elbirliği mülkiyet şeklinde ortaklaşa sahip olunması durumunda, bu ortaklığın sona erdirilmesi amacıyla açılan davadır. Türk Medeni Kanunu’na göre, ortak maliklerden her biri paydaşlığın devamını istemek zorunda değildir ve dilediği zaman ortaklığın giderilmesini talep edebilir. Ortaklığın giderilmesi açık artırma usulü ile satış yolu ve aynen taksim yolu ile gerçekleştirilebilmektedir.
1. Ortak Mülkiyet
1.1. Paylı Mülkiyet Nedir?
Paylı mülkiyet, bir malın mülkiyet hakkının birden fazla kişiye ait olduğu ve her ortağın belirli bir pay oranına sahip bulunduğu mülkiyet türüdür. Bu sistemde, malın tamamı üzerinde ortak mülkiyet söz konusudur ancak her ortağın sahip olduğu pay, matematiksel olarak belirlenmiştir. Türk Medeni Kanunu’na göre, pay oranları aksi kararlaştırılmadıkça eşit kabul edilir.
Paydaşlar, payları oranında maldan yararlanma ve onun üzerinde tasarrufta bulunma hakkına sahiptir. Ancak malın tamamı üzerinde yapılacak önemli tasarruf işlemleri (satış, kiralama gibi) için tüm paydaşların oybirliğiyle karar vermesi gerekir.
Paylı mülkiyet, çoğunlukla miras yoluyla veya ortak yatırım sonucu ortaya çıkar. Paydaşlardan her biri, mülkiyetin devamını istemek zorunda değildir ve ortaklığın giderilmesi davası açarak mülkiyet ilişkisini sona erdirebilir.
1.2. Elbirliği Mülkiyet Nedir?
Elbirliği mülkiyeti, bir mal veya hakkın üzerinde birden fazla kişinin, pay oranları belirlenmemiş şekilde ortak mülkiyet hakkına sahip olduğu mülkiyet türüdür. Türk Medeni Kanunu’na göre, elbirliği mülkiyetinde her ortak malın tamamına birlikte malik olur; ancak paylar somut olarak belirlenmemiştir.
Bu mülkiyet türünde, mal üzerindeki tasarruf ve yönetim işlemleri tüm ortakların oybirliği ile yapılır. Hiçbir ortak, diğerlerinin onayı olmadan malın belirli bir kısmı üzerinde tek başına tasarruf edemez.
Elbirliği mülkiyeti en çok miras ortaklığı (mirasçılar arasında terekeye konu mallar üzerinde) ve adi ortaklık ilişkilerinde görülür. Ortaklık, tüm ortakların anlaşmasıyla veya mahkeme kararıyla paylı mülkiyete dönüştürülerek sona erdirilebilir.
2. Ortak Mülkiyetin Sona Erdirilmesi
Ortak mülkiyetin sona erdirilmesi, bir malın üzerinde birden fazla kişiye ait olan mülkiyet ilişkisinin ortadan kaldırılması ve her ortağın bağımsız mülkiyete kavuşması sürecidir. Bu süreç, ortaklardan birinin talebi üzerine veya tüm ortakların anlaşmasıyla başlatılabilir. Türk Medeni Kanunu’na göre, paydaşlardan hiçbiri ortaklığın devamına zorlanamaz.
2.1. Ortaklığın Giderilmesi Şekilleri
Ortaklığın Giderilmesi (İzale-i Şuyu) Davasına konu edilebilecek sona erdirme yöntemleri iki şekilde uygulanır:
- Aynen Taksim Yoluyla Sona Erdirme: Malın bölünebilmesi teknik olarak mümkünse ve değerinde kayıp olmadan bölünebiliyorsa her ortağa payı oranında fiilen bir bölüm verilir.
- Satış Yoluyla Sona Erdirme: Malın bölünmesi mümkün değilse veya değer kaybı yaratacaksa mahkeme kararıyla satış yapılır ve elde edilen bedel paydaşlar arasında payları oranında dağıtılır.
Ortak mülkiyetin sona erdirilmesi en çok miras yoluyla kalan mallar, hisseli taşınmazlar ve ortak yatırım sonucu edinilen mülkler üzerinde görülür. Bu yolla, mülkiyet üzerindeki belirsizlik giderilir ve her paydaş kendi payı üzerinde tam tasarruf hakkına sahip olur.
2.2. Paylaşma İsteme Hakkının Sınırları
4721 sayılı Türk Medeni Kanunun 698. maddesi paylaşma isteme hakkını sınırlamıştır. Kural olarak paylı mülkiyetin, paydaşların herhangi birinin talebi üzerine gerçekleştirileceği kabul edilmiştir. Sınırlı sayıda sayılmış olan bu durumların ortaya çıkması durumunda paylaşma isteme hakkı sınırlandırılmıştır.
2.2.1. Paylı Malın Sürekli Bir Amaca Özgülenmiş Olması
Sürekli amaca özgünlenme, paylı maldan yararlanma hususunda, paydaşlar arasında, sürekliliği sağlanmış amaç birliğidir. Yani, paydaşlar arasında, maldan yararlanma tarzı bakımından bir amaç birliği bulunmalı ve bu amaç birliğinin sürekliliği sağlanmış olmalıdır. Bu ise, ortak malın mülkiyetinin paydaşlara ait diğer malların mülkiyetine bağlanmış olması, paylı mülkiyetin eşyaya bağlı paylı mülkiyet olması ile mümkündür.¹
2.2.2. Paylaşma Hakkında Feragat Sözleşmesinin Varlığı
Uygulamada ‘’idame-i şüyu mukavelesi’’ adı verilen kanundaki deyimiyle ‘’paylı mülkiyetin devamına ilişkin sözleşme’’ olarak ifade edilen sözleşme akdedilerek ortaklığın devamı taahhüt edilmişse bu süre içinde paylaşma istenemez. TMK m. 698/2 bu sürenin en çok on yıl olabileceğini düzenlemiştir. Bu sözleşmenin taraflardan herhangi biri için çekilmez kılan bir sebebin varlığı halinde, paylaşma istenebilmektedir.²
2.2.3. Zamanın Paylaşma İçin Uygun Olmaması
TMK 698. maddesinin 3. fıkrasında ‘’Uygun olmayan zamanda paylaşma isteminde bulunulamaz.’’ şeklinde düzenleme yapılarak paylaşma isteme hakkına sınırlama getirilmiştir. Bu şartlarda davalı tarafların def’i olarak ileri sürme hakkı bulunmaktadır.
Uygun olmayan zamandan maksat, olağanüstü sebepler dolayısıyla paylaşmanın paydaşlar için zararlı olacağı zamandır. Zamanın, paylaşma için uygun olup olmadığı dürüstlük kuralına göre belirlenmelidir.³
3. Ortaklığın Giderilmesi Davası
İzale-i Şuyu terimi 1086 sayılı Hukuk Usul Muhakemeleri Kanunu ile kullanılmış olup, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununda bu terim yerine Ortaklığın Giderilmesi terimi kullanılmaya başlanmıştır. Uygulamada halen izale-i şuyu terimi yaygın olarak kullanılmakla birlikte güncel mevzuat kapsamında ortaklığın giderilmesi terimi kullanılması daha doğru olacaktır. Ortaklığın Giderilmesi Davasında da diğer davalarda da olduğu için bir takım usul işlemlerinin tatbik edilmesi gerekmekte olup, bu hallerin noksanlığı halinde davanın usulden reddi yönünde karar verilebilme durumu mevcuttur. Bu başlık altında Ortaklığın Giderilmesi (İzale-i Şuyu) Davasının usuli şartları irdelenecektir.
3.1. Görevli ve Yetkili Mahkeme
Görevli Mahkeme; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun Sulh Hukuk Mahkemelerinin Görevi başlıklı 4/1-b maddesinde ‘’Taşınır ve taşınmaz mal veya hakkın paylaştırılmasına ve ortaklığın giderilmesine ilişkin davaları’’nda görevli mahkeme sulh hukuk mahkemeleri olarak belirlenmiştir.
Yetkili Mahkeme; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun Taşınmazın Aynından Doğan Davalarda Yetki başlıklı 12. Maddesi;
‘’(1) Taşınmaz üzerindeki ayni hakka ilişkin veya ayni hak sahipliğinde değişikliğe yol açabilecek davalar ile taşınmazın zilyetliğine yahut alıkoyma hakkına ilişkin davalarda, taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkilidir.
(2) İrtifak haklarına ilişkin davalar, üzerinde irtifak hakkı kurulan taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde açılır.
(3) Bu davalar, birden fazla taşınmaza ilişkinse, taşınmazlardan birinin bulunduğu yerde, diğerleri hakkında da açılabilir’’ şeklinde düzenlenmiştir.
Buna göre ortaklığın giderilmesine konu taşınmazın veya taşınmazlardan birinin bulunduğu yerdeki sulh hukuk mahkemesi yetkili ve görevli mahkeme olarak davayı görecektir.
3.2. Dava Şartı Arabuluculuk Başvurusu
Ortaklığın Giderilmesi Davası için dava şartı arabuluculuk başvuru zorunluluğu 7445 sayılı Kanun ile 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’na eklenen ve 01.09.2023 tarihinde yürürlüğe giren düzenlemeler ile getirilmiştir. Bu kapsamda başvurucu tarafın paydaşlardan her birine karşı arabuluculuk başvurusu yapması gerekmektedir. Tarafların bu toplantılarda anlaşamaması ve uyuşmazlığa ilişkin arabuluculuk anlaşamama tutanağı düzenlenmesi neticesinde Ortaklığın Giderilmesi (İzale-i Şuyu) Davası açılabilecektir.
T.C. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 28.05.2024 tarihli, 2024/1092 E. ve 2024/1275 sayılı İlamında;
- İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi, E. 2024/1092 K. 2024/1275 T. 28.05.2024:"Bilahare aynı yasa 18/B1-B fıkrası uyarınca ortaklığın giderilmesi yönündeki davalarda da arabulucuya başvurulması dava şartı olarak getirilmiştir. Eldeki talepte zorunlu arabuluculuk şartı bulunmaktadır. Ortaklığın giderilmesi konulu davalarda arabuluculukta sonuca varılabilmesi için aynen taksim yoluyla ortaklığın giderilmesi ya da belli bir kişiye belirli bedelle satışı üzerinde anlaşma yapılabilir. Ortaklığın ihale yoluyla satışı yönünde anlaşma yapılamaz.
- Bu durumda taraflar anlaşamamış sayılmalı anlaşamama tutanağı tutulmalıdır. Ortaklığın giderilmesinin ihale usulüyle satışına ancak mahkemece karar verilebilecektir. Söz konusu açıklamalar karşısında mahkemenin dava şartı oluşmadığı gerekçesiyle ret yönündeki kararında usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır.” şeklinde hüküm ihdas edilmiştir.
4. Muhdesat İddiası
Muhdesatın aidiyeti iddiası, bir taşınmaz üzerinde bulunan yapı, tesis, ağaç veya benzeri eklentilerin kime ait olduğuna dair ortaya çıkan mülkiyet iddiasını ifade eder. Hukuken “muhdesat”, taşınmazın esas unsuru dışında, sonradan meydana getirilen kalıcı nitelikteki ek unsurları kapsar.
Bu iddia genellikle ortaklığın giderilmesi davaları veya miras paylaşımı süreçlerinde gündeme gelir. Örneğin, hisseli bir arazide ortaklardan birinin kendi imkânlarıyla yaptığı bina, diktiği ağaç veya kurduğu tesis için “muhdesat” niteliğinde aidiyet talebi ileri sürülebilir.
Muhdesatın aidiyeti iddiasında, iddiayı ortaya atan taraf, ilgili muhdesatın kendi malvarlığından yapıldığını veya kendi mülkiyetinde olduğunu ispatlamakla yükümlüdür. Bu ispat genellikle bilirkişi incelemesi ve yerinde keşif gibi delillerle yapılır.
Ortaklığın Giderilmesi (İzale-i Şuyu) Davasında paydaşlardan herhangi birinin paylı mülkiyetteki taşınmazın değerini artırıcı nitelikteki yapı, tesis, ağaç ve benzeri eklentilerin kendisi tarafından yapıldığını iddia etmesi durumunda; diğer paydaş/paydaşların bu iddiayı kabul etmemesi durumunda hakim tarafından iddiada bulunan paydaşa Muhdesatın Aidiyetinin Tespiti Davası açmak üzere süre verilmelidir. İddiada bulunan tarafından açılan bu dava mahkeme tarafından bekletici mesele yapılması gerekmektedir.
T.C. Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 09.04.2015 tarihli, 2014/12816 E. ve 2015/3829 K. sayılı İlamında;
- ‘’"Paydaşlığın (ortaklığın) satış suretiyle giderilmesine ilişkin davalarda taşınmaz üzerinde bulunan bina, ağaç v.s. gibi bütünleyici parçaların (muhdesat) kime ait olduğu konusunda uyuşmazlık olup da bunlar üzerinde bazı paydaşların (ortaklar) hak iddia etmeleri ve öncelikle bu uyuşmazlığın giderilmesini istemeleri halinde o paydaşa görevli mahkemede dava açmak üzere HMK'nın 165. maddesi uyarınca uygun bir süre verilmelidir. Mahkemece verilen süre içerisinde dava açıldığı takdirde sonucunun beklenmesi, açılmadığı takdirde o konuda uyuşmazlık yokmuş gibi davaya devam edilmesi gerekir.” şeklinde hüküm ihdas edilmiştir.
5. Sonuç
1. Ortaklığın giderilmesi (izale-i şuyu) davası, Türk Medeni Kanunu’nun paylı ve elbirliği mülkiyet düzenlemeleri çerçevesinde, ortak mülkiyetin sona erdirilmesini sağlayan temel hukuki yollardan biridir. TMK’nın 698. maddesi uyarınca, hiçbir paydaş ortaklığın devamına zorlanamaz ve her paydaş dilediği zaman ortaklığın giderilmesini talep edebilir. Bu dava, mülkiyet hakkının bireyselleştirilmesi ve paydaşların kendi payları üzerinde tam tasarruf yetkisine kavuşması açısından önemlidir.
2. HMK hükümleri gereğince yetkili ve görevli mahkeme; tanışmazın veya taşınmazlardan birinin bulunduğu yer Sulh Hukuk Mahkemesidir.
3. 7445 sayılı Kanun ile getirilen düzenleme gereği, ortaklığın giderilmesi davalarında dava şartı olarak arabuluculuk sürecinin tamamlanması zorunludur. Bu aşamada tarafların uzlaşamaması halinde düzenlenecek anlaşmama tutanağı, dava açılabilmesi için gereklidir.
4. Mahkeme, taşınmazın niteliğine göre aynen taksim veya satış yoluyla ortaklığı sona erdirir. Bölünebilirlik teknik olarak mümkünse aynen taksim yapılırken, bölünme değer kaybına yol açacaksa satış yöntemi uygulanır ve elde edilen bedel paydaşlara payları oranında dağıtılır.
5. Ayrıca taşınmaz üzerindeki muhdesatın kime ait olduğu yönünde uyuşmazlık çıkması halinde, iddiada bulunan paydaşa muhdesatın aidiyetinin tespiti davası açılması için süre verilir ve mahkeme tarafından bu davanın bekletici mesele yapılması gerekmektedir.
¹ OĞUZMAN/SELİÇİ/OKTAY-ÖZDEMİR, Eşya Hukuku Kısaltılmış Ders Kitabı, syf. 192, 1. Baskı, Filiz Kitabevi, İstanbul, 2018.
² OĞUZMAN/SELİÇİ/OKTAY-ÖZDEMİR, Eşya Hukuku Kısaltılmış Ders Kitabı, syf. 192, 1. Baskı, Filiz Kitabevi, İstanbul, 2018.
³ OĞUZMAN/SELİÇİ/OKTAY-ÖZDEMİR, Eşya Hukuku Kısaltılmış Ders Kitabı, syf. 193, 1. Baskı, Filiz Kitabevi, İstanbul, 2018.
Avukat Muhammet ÇOBAN